
Yunanistan gezimin son ayağı olan Santorini, her yönüyle farklı ve kesinlikle görülmesi gereken bir yer...İnsanlar bilhassa balayı maksadıyla geliyorlar buraya:P Şaka maka nereye baksak çift vardı diyebilirim. Hatta bu bana biraz baygınlık geçirtti ama sonrasında güneşin batışı ve mavi-beyaz yapıların hoş görüntüsü gönlümü çelmeyi başardı. 3 Eylül günü akşamı vardık. Kalacak yerimiz olmadığı için Mykonos'taki hostelden tanıdığımız boyunlarına kadar dövmeli 2 tipe nerede kaldıklarını sorduk. Onlar da bizim gibi "gariban" görünümlü oldukları için uygun bir hostelde kalabileceklerini düşünmüştük. Caveland diye bir yerde kalıyorlarmış. Merkeze 15 dk. uzaklıktaymış fln. Ama biz feribottan indikten sonra hemen etrafımızda beliren hostel- hotel sahiplerinin tekliflerini de dinledik ve uzun süren pazarlıklardan sonra geceliği 12,5 euroya Hotel Pavlina'da kalmaya karar verdik. Otel sahibi bizi arabasıyla alıp oteline götürdü. Yeri baya iyiydi, merkeze yürüyerek gidebiliyorduk. Santori'nin zaten 2 önemli merkezi var. Biri Thira, öteki de Oia. Thira Oia'ya göre daha bi merkezi, ve daha çok hediyelik eşyacı vb. barındırıyor. Oia ise beyaz evlerin, büyük küçük tepeleriyle adanın tüm güzelliğinin görülebileceği bir yer. Biz vardığımız akşam bu iki yeri de hemencecik gördük gezdik. Ama Oia yı gündüz gözüyle de seyretmeyi aklıma koymuştum. O yüzden ertesi gün yine bu güzel mekanı ziyaret ettik, sonrasında da plaja gitmemiz uzun zaman aldığı için yakınlardaki bir havuza gidip güneşlendik. Hotelin sahibi, yani bayan Pavlina :P bizi arabasıyla alıp limana götürdü. Ve böylece Atina'ya doğru olan 8 saatlik bitmek bilmez yolculuğumuza başlamış olduk. Ama karar verdim, ben balayımı Santorini'de geçirmem, ada kötü niyetlere adet edilemeyecek kadar güzel