Doğruya doğru, çok da nezih bir yerde yetişmedim. Istanbullu ya da Istanbul hakkında az çok bilgisi olan kişilerin "varoş" olarak adlandırabileceği bir semtte büyüdüm. Aslında bana sorarsanız Istanbul'un %80 i varoş ya neyse :P Yaşadığım yer olan Yenibosna, özellikle ben çocukken gayet sevimli bir yerdi. Oyun oynayacak bir sürü boş arsa vardı :P Bizim kendi bahçemiz vardı, kışları kardan adamımızı, yazları da pikniğimizi, bisiklet turlarımızı eksik etmezdik :P Ama nolduysa semt aşırı göç almaya başladığında oldu. Benim de dedelerim zamanında Istanbul'a Sivas'tan göç ettikleri için göçmenlik olaylarına tamamen karşı olmam beklenemez tabi ki ama bu yeni gelen göçmenlerde bizde olmayan bir şey vardı sanki: doğruluğu su götürmez uyum sorunu. Sanki büyük bir şehirde yaşamayı kaldıramıyor ve bunu da dışarı çok garip şekilde yansıtıyorlardı. Bunun en bariz örneğini bayanlara olan bakış açılarında görebiliyoruz. En kapalı giysimi de giysem, laf yemeden geçen bir tek günüm olmuyordu. Laf atanların dışında gözleriyle baştan aşağı süzenler de cabası. İstanbulun nerdeyse tamamında olduğu gibi bir bayan olarak kendimi hiç de rahat hissetmediğim bir ortamda yaşıyordum ve bu tarz tavırlarla ilgilenmemek dışında elimden bir şey gelmiyordu.
Laf atma ve bakışlarla yeme alışkanlıkları dışında, bir de aşırı sahiplenici, herşeye burnunu sokan bir yönleri daha vardı. Yani tamam kimseye kötü demiyorum, hatta belki fazla iyiler :D Ama bi sal gitsin yani, herşeye karışmak zorunda değilsin. Şöyle bir anımla hemen durumu özetleyebilirim: Lisedeydim ve okula gitmek için servisin gelmesini bekliyordum. Tam o sırada evin önünde bir araba durdu ve direksiyon başındaki kişi sanki bir yeri arıyormuş gibi etrafına bakındı, telefonla birileriyle konuştu galiba, neyse ben çok ilgilenmedim, benim için önemli olan daha fazla sap gibi dikilmemem için bir an önce servisin gelmesiydi. O gün okuldan tekrar eve döndüğümde, beni, benim kendimi düşündüğümden çok daha fazla düşünen annem :" Çınar, bu sabah bir araba evin önünde durmuş?" Ben:"Hmm mümkün, neden ki?" Annem:"Adam sana bakmış, laf atmış uzun süre de evin önünde durup ısrar etmiş, ama sen kızıp bakışlarını başka yöne çevirmişsin, doğru mu?". Ben:"nası yaaaeeeee?". Annem:"Yaa komşular görmüş de endişelenmişler." Ben:"Ohaaa ne senaryo yazmışlar ama!!!" to be continued fln yani :D
Şimdi bunları yazıyorum diye "Ahaaa yurtdışına gitti hemen doğduğu yere çamur atmaya başladı" gibisinden düşünenler çıkabilir ama beni tanıyan herkes yaşadığım yeri hiçbir zaman çok da sevmediğimi bilir. Genel olarak şehirle pek sorunum yoktu hatta bazı kısımlarda yaşam standardı gerçekten yüksek. Ama bu yerlerde de satılık evler feci pahalı olduğundan annem de kiracı olmaya yanaşmadığından aynı yerde yaşamayı sürdürdük. Galiba farklı bir yerde tek başıma yaşayicaktım. Öyle de oldu.
Eski yaşadığım yerde 23 senemi geçirmiştim ama şu anki evimde sadece 1 aydır kalıyorum. Yani burasını aynı yoğunlukta eleştirmem beklenemez tabi ki. Ama ilk görüşte farkı ortaya koyabilecek o kadar çok çarpıcı şeyler var ki. Mesela Gay Bar !!! Evimin 2 sokak ilerisinde Gay Bar bulunmakta :P Yenibosna'nın herhangi bir caddesinde bir gay barın olabilme ihtimali dünyayı uzaylıların istila etmesi ihtimaline eşit olabilir, hatta muhtemelen daha düşüktür :D Adamı yaşatmazlar walla. Hatta ve hatta bırakın gay barı, normal bir bar bile yok...Ben demiyorum ki illa olsun :D yani herkesin tercihine saygı duyarım ama her yerde gerekli değil yani :P Burada anlatmak istediğim eskiden ve şimdi yaşamakta olduğum yerler arasındaki ekstrem farklılık. Bir tarafta kısıtlayıcı, belli kültürel ve basmakalıp değerlere bağlı bir topluluk, diğer tarafta da kimsenin kimseyi iplemediği, herkesin dilediği kadar özgür olduğu ama en ufak olayın yaşanmadığı (en azından şimdiye kadar :P) bir yer. Şu anda yaşadığım yer Berlin'in suç oranı en yüksek yeriymiş ama bu oran Teksasbosna'nın binde biri fln eder heralde :P Ayrıca söylemeliyim ki tek başıma yaşamanın hiçbir zorluğunu görmedim. Birilerinin varlığımdan haberdar olduğuna bile emin değilim. Herkes işten eve, evden işe didinip duruyor. Kimse başkasının hayatına burnunu sokacak kadar amaçsız değil.Ve de özellikle gençlerle ilgili gördüğüm bir özelliği paylaşmadan geçemicem. Genç kızlar, erkekler o kadar rahat ve tarz giyiniyorlar ki, bizdeki tiki + apaçi akımlarını unutmama yardımcı oluyorlar :D
Sadede gelecek olursak:P bahsettiğim bu iki mekan arasındaki fark uçurum evet. Ama uyum konusunda hiçbir zorluk çekmediğimi söylemeliyim. Culture shock yaşamam lazımdı sanki ama ben kendimi hep buraya aitmiş gibi hissediyorum. Aslında zaten ben de biraz burdaki insanların kafa yapısına sahibim. Kimse umrumda değil, sadece işimi yapiyim ve de kimse bana karışmasın. Marketime, alışverişime rahat rahat gidiyim, önümü kesen olmasın. İstediğim gibi giyinebileyim fln işte. Şimdilik iyi gidiyor, umalım bozulmasın ;)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder