Polonya'daki okul başladıktan sonra ESN grubunun "integration weeks" kapsamındaki organizasyonları da start almış oldu.Bu organizasyonlar genelde gezilerden,partilerden vb. oluşuyordu. Öncelikle bu süreci tanıtmak için ESN yönetim kurulu tarafından toplantı yapıldı. Bu toplantıya erasmus öğrencilerinin çoğu katıldı.
Toplantıdan sonra ise "treasure hunt" adı verilen bir oyun oynandı. Bu oyunun kapsamında oyunculara belli görevler verildi. Örneğin: main buildingteki bir odayı bulup fotoğrafını çekmek, bir ormana gidip karın üstünde değişik pozisyonlarda oturup yine fotoğraf çekmek gibi:). Gayet eğlenceliydi aslında.Ama istenilen şeylerin haddi hesabı olmadığı için gayet yorucuydu da. Belli bir puanın üstünde olanlar çeşitli ödüller kazanıyordu. Ancak benim 1'er Kolombiyalı, Protekizli ve İspanyoldan oluşan grubum bir şey kazanamadı :S:).Bunun sebebi İspanyol arkadaşımızın bizi yarı yolda bırakıp yurduna dönmesi olabilir mesela:). Ama oyun sayesinde yeni insanlarla tanıştım ve okulun hatta Varşova'nın bilmediğim yerlerine giderek yeni şeyler öğrendim. Kolombiyalı dışındakilerle(Ricardo&Jordi) de sonradan iyi arkadaş oldum.
Aynı günün akşamı(hatta gecesi demek daha doğru olur:)) Club Remont adlı bir mekanda Erasmus Welcome Party vardı. Treasure Hunt olayından çok yorgun argın döndüğüm için kendimi bu partiye gitme konusunda çok hevesli hissetmiyordum. Ancak daha önce facebookta biraz muhabbet ettiğim, Başağın da treasure hunt aracılığıyla daha çok tanıma fırsatı bulduğu Nicolas arkadaşımız gitmemiz için ısrar edince kıyamadık:P. İyi tamam dedik hazırlandık. Söylediği saatte hazır ve nazırdık yani :). Ama bu arkadaş oyaladıkça oyaladı. Yukarıdaki katın koridoruna çağırdı.Orda başka erasmus insanları kluba gitmeden önce kafa bulma seansındaydı:). Baya da kalabalıklardı. 3-4 tane Fransız 2 tane İtalyan bir de biz vardık. Daha sonra yurdumuzdaki diğer Türk arkadaşımız da aramıza katılmıştı. Bizim haricimizdekiler sarhoş olma sınırındaydı. Ama yine de kafaları az çok yerindeydi diye düşünüyorum.:)
Garip şakalar da olmadı değil. Bizi ordaki kişilerle tanıştırırken bir Fransız arkadaşın adını biraz değiştirerek söylediler. Fransızcada küfür manasına gelen bir sözü söyledik bilmeden. Neyse ki herkesin kafa iyi olduğu için bu zavallı halimize güldüler. Ama arkadaş kızmadı sağolsun:) Club Remont'a 3 Fransız erkekle gittik. Sarhoşlardı gayet.:) Zaten mekana varır varmaz kapıdan mentörlerimiz çekti bizi ve başka insanlarla tanıştırmak üzere bu sarhoşlardan kurtardılar :D. Genelde mentörleri oldukları kişilerle tanıştırdılar. Çoğu da İspanyoldu. Hepsinin de muhabbeti iyiydi. Zaten dönüp geriye baksam gittiğim en eğlenceli partilerden biriydi diyebilirim bu welcome partisi.
Sonra mentörüm Filip "dur bekle seni en favori erasmusumla tanıştırcam" dedi. Ben de bekledim durdum, sonunda çok sempatik suratlı bir İspanyol arkadaşımız çıkageldi. Meğer bu arkadaşın önceki sevgilisi geçen dönem Polonyada erasmus olan Türk bir kızmış. Filip bunla benim aramı yapmaya çalıştı uzun bir süre ama gece boyunca kaçtım ben :S:D. Sonra da bodur İspanyol erkekler grubuyla tanıştığımı hatırlıyorum. Hepsinin adı da Juan'dı sanki. Komiklerdi yani:D. Neyse sonra bizim yurttaki Türkler de çıkageldi ve eğlencenin dibine vurduk.
Not: Geceyi gayet kafam yerinde tamamladım. Yarım bardak bira ya içmişimdir ya da içmemişimdir. Bunun sebebini de treasure hunt yorgunluğuna bağlıyorum.
Not: Geceyi gayet kafam yerinde tamamladım. Yarım bardak bira ya içmişimdir ya da içmemişimdir. Bunun sebebini de treasure hunt yorgunluğuna bağlıyorum.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder