Bumerang - Yazarkafe

25 Temmuz 2011 Pazartesi

Kopenhag & Malmö

Kopenhag'da sabahladığım geceyi(21 Mart 2010)  anlattığım aşağıdaki değerli yazıyı sizlerle paylaşmak istedim :)
Kopenhagdan sevgilerleeeee..
Erasmustaki 1 ayımı tamamlamanın haklı gururunu yaşıyorum. Erasmusun vesilesiyle başlayan Avrupa seyahatimin ilk ayağı olan Malmö-Kopenhag gezisinin doruk noktasındayım:P Neden mii?.Çünkü şu anda saat 5 ve biz Kopenhag'da sabahlıyoruz. Buraya sabah 10 gibi geldik. Malmö'den trenle 35 dakika fln sürdü.

Sabah burdaki önemli yapıları, işte harbor u, kiliseyi, castle ı gördükten sonra diğer arkadaşlarımızın
tersine biz 5 çılgın(3 Türk+1 Taywanlı+1 Hindistanlı) insanlar olarak dışarda sabahlama kararı aldık. Öncelikle ilk planımız 1 den 5 e kadar bir rock konserine gitmekti ama maaalesef pop-rockmış Normalde dinlerim ama 60 krom olunca insanın gidesi gelmiyor yani o paraya yemek yerim lütfen ama:)Ya da sevdiklerime bir şeyler alırım. Pardon ya konserden önce de bir bara gitmiştik. Adını tam hatırlamıyorum ama çok güzel müzikler çalıyodu. Yerde kumlar falan vardı kumsal havası yaratmışlardı. Ondan sonra Viking pub a , daha sonra da konserin olacağı yere gittik ama konserden vazcaydık eeeet.işte bölee
Neyse konserden vazgeçtikten sonra biz yine Kopenhag sokaklarında kaybolduk:)Kaybolduk derken gezdik yani. Önce bir başka pub a girmek istedik ama aşırı kalabalıktı oturacak yer yoktu çıkmak zorunda kaldık. Bir tek tualeti kullandık:) Ve de Danimarkalı kızların giyim tarzı hakkında bayaa bilgi edindik:) Genellikle Danimarkalı kızların güzel olmadığını düşünürdüm .Çünkü baldırları falan çok kalın ve suratları da bi acayip. Sanki hepsi birbirine benziyor. Ama o gittiğimiz pubta gayet güzel giyimli ve hayat standartlarını bu giysileriyle belirten kızlar gördük. Hoşlardı.Ama Danimarka erkekleri hakkında aynı şeyi söyleyemeyeceğim İsveçli erkeklere nazaran sınıfta kaldılar:)
Daha sonra Beyti diye bir Türk restaurantı gördük ve orda adana dürüm yedik:) Ordaki Türk adam bizimle ilgilendi baya. Biz saat 4 e kadar orda kaldıktan sonra burger kinge gittik. Az önceki satırları yazarken Burger Kingteydim ama orda bir güvenlikçi tarafından yer saat 5 te kapanıyor diye şutlandıktan sonra hiç yazma imkanım olmadı ve şu an yurttan sesleniyorum:)

Neyse burger kingten çıktıktan sonra tren istasyonuna gidelim dedik zaten saat 6 ya yaklaşmıştı. Orda 1 saat millet kestirdi ama ben uyuyamadım. Bilgisayarı açtım facebooka fotoları upload etmeye başladım. Sonra her zamanki gibi soğukta başıma gelen en önemli olay olan tualet sorunum baş gösterdi:)Ben tualete giderken mc donalds ın açıldığını gördüm ve bizim diğer tayfayı orada uyuklamaya yönlendirdim. Hiç bi şey satın almadan sadece masaların üzerine yumularak nerden baksan 30 dakika da öle harcadıktan sonra saati 7 yaptık ve hostelde kalan diğer arkadaşlarımızın yanına gidip onların bugünki planına dahil olalım dedik.

Onlar da Christianav(yanlış yazıyor olabilirim) diye bir yere gideceklerini söylediler. Aslında daha önce belirtmedm ama dışarda kaldıımız gece caddede yürürken 2 tane Türk bayanla karşılaşmıştık.
Ben hatta hemen bizim o taraflı olduklarını anlayıp nerelisiniz diye sormuştum Erzincanlılarmış daha derine inmediler ben de üstelemedim. Bir bayan 23 senedir orda yaşıyomuş öteki de erasmus öğrencisiymiş ama doktora yapıyormuş.O Christianav denen yere gitmemiz gerektiğini söylediler. Anarşistlerin kendilerine özel tasarladıkları bir yermiş. Neyse bizim(1 Pakistanlı 1 Güney Afrikalı 1 Hindistanlı 1 Çinli 1 Vietnamlı) arkadaşlarımız da oraya gitme kararı alınca bize onlara katılmaktan başka seçenek kalmadı:D

Yol baya uzundu ayakkabılarım biraz acıttı ama çok güzeldi. Bu arada sölemeden geçemeyeceğim herkesin köpeği bisikleti vb. var:s Ve metrolarda insanlar bilet alırken köpeklere ayrı bilet alıyorlar. Hatta çocuklarla köpeklerin(ya da dier bir hayvanın) bileti aynı:s.Ayrıca bisikletler için de para istiyolar.Her neyse biz Christianavın yolunu tuttuk. Christianav bildiğiniz özerk bir kasaba. Kapısında "artık Avrupa Birliğinde deilsiniz burası başka bir yer" gibi bir yazı vardı. Orda da fotolarımız var:). Ve kasabanın içinde fotoğraf çekmeye izin verilmiyor. Sanırım Kopenhagda gördüğüm en değişik ve özgün yerdi. Çok beğendim. Bir sürü anarşist kafe:) güzel özgür insanlar ve de değişik dekorlar vardı. Kendimi bir müzenin içerisinde hissettim adeta. O yeri de gezdikten sonra artık ayaklarımı hissetmemeye başladım ve Pakistanlı kız ve Hindistanlı erkekle otobüse binip tren garına gittim. Diğerleri yürüyerek döneceklerini sölediler. Tren istasyonundaki zamanımı da tüm fotoları upload ederek face e kaydettikten soraa diğer arkadaşlarla beraber tren biletlerimizi aldık. Önce Malmö'ye sora da ordan uçakla ana vatanım Polonya'ya geldm.

Yorgun muyum? eet!Ama değdi ve dünyadaki en önemli şehirlerden birini gördüm. Yeşil heykelleri, değişik tarihi yapıları, limanları, gemileri, kiliseleri, gece kulüpleri, geceleri içkiden sapıtan şirin(!) insanlarıyla aklımda kalacak olan Danimarka'ya biraz buruk biraz da tatmin olmuş bir şekilde veda ettim.Aslında Malmö'ye de haksızlık etmeyeyim.Özellikle Baltık Denizi sahiline gitmek, onunda kiliselerini, birbirinden güzel cafelerle restaurantlarla dolu caddelerini gezmek gayet keyifliydi. Özellikle kaldığımız hostelin kalitesine de dikkat çekmek istiyorum. Tek kelimeyle süperdi. Keşke her hostel öle olsa:D
Yani sonuç olarak İsveç ve Danimarka gibi iki önemli ülkeyi az bir süre zarfında büyük bir hevesle dolaştık ve sonunda hepimiz memnun kaldık.

Bir sonraki gezide görüşmek dileğiyle :P:P:P

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Bumerang - Yazarkafe